28 Aralık 2013 Cumartesi


  Müsteşar, Bakandan sonra gelen en üst düzey kamu görevlisi olup Bakanlık hizmetlerini, Bakan adına ve onun emir ve yönlendirmesi doğrultusunda, mevzuat hükümlerine, Bakanlığın amaç ve politikaları ile stratejik planına uygun olarak düzenler ve yürütür. Bu amaçla, Bakanlık birimlerine gereken emirleri verir, bunların uygulanmasını gözetir ve sağlar. Müsteşar, bu hizmetlerin yürütülmesinden Bakana karşı sorumludur.

     Müsteşara yardımcı olmak üzere beş Müsteşar Yardımcısı görevlendirilebilir.

Hizmet Birimleri Hizmet birimleri 

MEB hizmet birimleri şunlardır: 

 a) Temel Eğitim Genel Müdürlüğü. b) Ortaöğretim Genel Müdürlüğü. 
 c) Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü. 
 ç) Din Öğretimi Genel Müdürlüğü. 
 d) Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü. 
 e) Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü. 
 f) Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü. 
 g) Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü.
 ğ) Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü. 
 h) Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü. 
 ı) Rehberlik ve Denetim Başkanlığı. 
 i) Strateji Geliştirme Başkanlığı. j) Hukuk Müşavirliği. 
 k) İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü. 
 l) Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü. 
 m) Bilgi İşlem Grup Başkanlığı. 
 n) İnşaat ve Emlak Grup Başkanlığı.
 o) Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği. 
 ö) Özel Kalem Müdürlüğü.

Çalışma saatleri: 

 Madde 99 – (Değişik: 30/5/1974 - KHK/12; Aynen kabul: 15/5/1975 - 1897/1 md.) 
 Memurların haftalık çalışma süresi genel olarak 40 saattir. 
 Bu süre Cumartesi ve Pazar günleri tatil olmak üzere düzenlenir. 
 Ancak özel kanunlarla yahut bu kanuna veya özel kanunlara dayanılarak çıkarılacak tüzük ve yönetmeliklerle, kurumların ve hizmetlerin özellikleri dikkate alınmak suretiyle farklı çalışma süreleri tespit olunabilir. 
 Bakanlar Kurulu, yurt dışı kuruluşlarda hizmetin gerektirdiği hallerde, hafta tatilini Cumartesi ve Pazardan başka günler olarak tespit edebilir. 


 Günlük çalışma saatlerinin tesbiti: 


 Madde 100 – Günlük çalışmanın başlama ve bitme saatleri ile öğle dinlenme süresi, bölgelerin ve hizmetin 
özelliklerine göre merkezde Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca, illerde valiler tarafından tesbit olunur. 
(Ek fıkra: 13/2/2011-6111/104 md.) Ancak engelliler için; engel durumu, hizmet gerekleri, iklim ve ulaşım şartları göz önünde bulundurulmak suretiyle günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile öğle dinlenme süreleri merkezde üst yönetici, taşrada mülki amirlerce farklı belirlenebilir. (1)
(Ek fıkra: 13/2/2011-6111/104 md.) Memurların yürüttükleri hizmetin özelliklerine göre, bu madde uyarınca tespit edilen çalışma saat ve süreleri ile görev yerlerine bağlı olmaksızın çalışabilmeleri mümkündür. Bu hususa ilişkin usûl ve esaslar, Devlet Personel Başkanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenir.

 Günün 24 saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışma saat ve usulünün tesbiti: 

 Madde 101 – (Değişik: 132/2011-6111/105 md.) 

Günün yirmidört saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan Devlet memurlarının çalışma saat ve şekilleri kurumlarınca düzenlenir. 
Ancak, kadın memurlara; tabip raporunda belirtilmesi hâlinde hamileliğin yirmidördüncü haftasından önce ve her hâlde hamileliğin yirmidördüncü haftasından itibaren ve doğumdan sonraki iki yıl süreyle gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez. Engelli memurlara da isteği dışında gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez.
657 Devlet Memurları Kanununa göre ; Sınıfların öğrenim durumlarına göre giriş ve yükselebilecek derece ve kademeleri aşağıda belirtilmiştir.
Devlet Memurlarının Derece ve Kademeleri
Devlet Memurların Derece ve Kademeleri




1 – Avukatlık stajını açıkta iken yapanlara iki, memuriyette iken yapanlara bir kademe ilerlemesi uygulanır.

2 – Dört yıl süreli yüksek öğrenimi bitirenlerden yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar, mimar sıfatını almış olanlar ile bunlardan öğretmenlik hizmetinde çalışanlar, Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu, Erkek Teknik Öğretmen Okulu ve Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu mezunları, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ile uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu mezunları(1), Teknik Eğitim Fakültesi (Yüksek Teknik Öğretmen Okulu ve Güzel Sanatlar Fakültesi, İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu) mezunları (2), öğrenimlerine göre tesbit edilen giriş derece ve kademelerine bir derece,

3 – Beş yıl ve daha fazla süreli yüksek öğrenimini bitirenlerden yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar, mimar sıfatını almış olanlar ile bunlardan eğitim ve öğretim hizmetinde çalışanlar öğrenimlerine göre tespit edilen giriş derece ve kademelerine bir derece, 

4 – Teknik hizmetler sınıfında görev almak şartiyle jeolog, jeofizikçi, hidrojeolog, hidrolog, jeomorflog, kimyager, fizikçi, matematikçi, istatikçi, yöneylemci (harekat araştırmacısı), matematiksel iktisatçı (Ekonometrici), Erkek Teknik Öğretmen Okulu mezunları, fen memurları, teknikerler ve yüksek teknikerler,tütün ve müskirat eksperleri, tarım alet ve makineleri Uzmanlık Yüksek Okulu mezunları ile benzeri fen bilimleri ve teknik bilimler lisansiyerleri, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi veya bölümlerinden mezun olan şehir plancısı, yüksek şehir plancısı, yüksek bölge plancısı. Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Teknoloji Bölümü İş ve Teknik Anabilim Dalı mezunları, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ev Ekonomisi Yüksek Okulu mezunları üniversitelerin arkeoloji ve sanat tarihi bölümlerinin prehistorya, protohistorya ve önasya arkeolojisi, klasik arkeoloji anabilim dallarından mezun olanlar öğrenimlerine göre tespit edilen giriş derece ve kademelerine bir derece,(1)(2) 
  
5 – Dört yıl ve daha fazla süreli yüksek öğrenim görenlerden tabip, diş tabibi, veteriner hekim, eczacı ile benzeri sağlık bilimleri lisansiyerleri (Hayvan sağlığı dahil) Biyolog unvanına sahip akademik personel giriş derece ve kademelerine bir derece eklenmek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınırlar.(3) 

6 – a) Lise ve dengi okul mezunu olup, özel kanunları gereğince sınava tabi tutularak orta dereceli okul öğretmenliği ehliyetini alanlar ve eğitim müfettişliği unvanını kazananlar, mesleki ve teknik öğretim okulları meslek, atelye veya kurs öğretmenliğinde görevlendirilenler ile özel kanunlarına ya da özel kanunların verdiği izne dayanılarak orta dereceli okul öğretmenliğine atananlar 11 inci derecenin birinci kademesinden hizmete alınırlar. (4) b) Ortaokul ve dengi, lise ve dengi okulların, normal öğrenim süresinden fazla olması halinde, başarılı her öğrenim yılı için bir kademe ilerlemesi uygulanır. Bunlardan teknik öğretim okulları mezunlarına, meslekleri ile ilgili görevlerde çalışmaları halinde ayrıca bir kademe ilerlemesi daha verilir. 7 – a) Kurumlarınca açılan ve bir kısım görevlere atanmada kanuni nitelik olarak şart koşulan kursları, memurluğa girmeden önce başarı ile bitirenler hakkında bu meslekleri ile ilgili görevlerde çalışmış olmak ve 3 kademeyi geçmemek şartiyle, bu kurslarda geçirdikleri başarılı sürelerin her yılı için bir kademe ilerlemesi uygulanır. b) Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluşunda halen görevli bulunanlarla yeniden göreve atanacaklardan hafız oldukları Diyanet İşleri Başkanlığınca tespit edilecek bir yönetmelik uyarınca belirlenenlere bir derece yükselmesi verilir. (Lisans üstü eğitim sebebiyle verilen derece ve kademe ilerlemesi bu fıkra gereğince verilen derece ilerlemesiyle birlikte uygulanamaz.)

8 – a) Emniyet hizmetleri sınıfına girenlerden: 
 İlkokul, ortaokul ve dengi okulları bitirenler; ilkokul ve ortaokulu bitirenlerin giriş derecelerine iki derece, 
 Lise ve dengi okulları bitirenler, liseyi bitirenler için tespit edilen giriş derece ve kademesine bir derece bir kademe, 
 Yüksek öğrenimi bitirenler aynı yüksek öğrenimi bitirenler için tespit edilen giriş derece ve kademesine bir derece. 
 b) Genel İdare Hizmetleri sınıfına girenlerden Orman Muhafaza Memuru ve Başmemuru ile Gümrük muhafaza memur ve amirlerine ilkokul ve ortaokul ve lise öğrenimleri için bu kanunda tespit edilen giriş derece ve kademelerine bir derece, 
 c) Mesleki öğrenim veya kurs görmek ve özel yarışma sınavını başarmak suretiyle atanacak Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi Tutanak Müdürlüğü stenograflarına öğrenim giriş derece ve kademelerine bir derece,  İlave edilmek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınırlar. 

9 – Memurluğa girmeden önce veya memuriyetleri sırasında yüksek öğrenim üstü master derecesi almış olanlarla yüksek öğrenim kurumlarında en az bir yıl ilave öğrenim yaparak lisans üstü ihtisas sertifikası alanlara bir kademe ilerlemesi, 
tıpta uzmanlık belgesi alanlara, meslekleri ile ilgili öğrenim dallarında doktora yapanlara bir derece yükselmesi uygulanır. 
 Master derecesini alıp bir kademe ilerlemesinden yararlanan memura, mesleği ile ilgili öğrenim dalında doktora yaptığı takdirde iki kademe ilerlemesi uygulanır. 

10 – Doktora üstü üniversite doçentliği unvanını üniversitede görevli iken kazananlara bir derece, diğer memuriyetlerde iken bu unvanı kazananlara iki kademe ilerlemesi uygulanır. 


657 Devlet Memurları Kanununa tabi kurumlarda çalıştırılan memurların sınıfları aşağıdaki gibidir. 


I - GENEL İDARE HİZMETLERİ SINIFI: 

 Bu Kanunun kapsamına dahil kurumlarda yönetim, icra, büro ve benzeri hizmetleri gören ve bu Kanunla tespit edilen diğer sınıflara girmeyen memurlar Genel İdare Hizmetleri sınıfını teşkil eder. 


 II - TEKNİK HİZMETLER SINIFI: 

 Bu Kanunun kapsamına giren kurumlarda meslekleriyle ilgili görevleri fiilen ifa eden ve meri hükümlere göre yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar, mimar, jeolog, hidrojeolog, hidrolog, jeofizikçi, fizikçi, kimyager, matematikçi, istatikçi, yöneylemci (Hareket araştırmacısı), matematiksel iktisatcı, ekonomici ve benzeri ile teknik öğretmen okullarından mezun olup da, öğretmenlik mesleği dışında teknik hizmetlerde çalışanlar, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi veya bölümlerinden mezun şehir plancısı, yüksek şehir plancısı, yüksek Bölge Plancısı, 3437 ve 9/5/1969 tarih 1177 sayılı Kanunlara göre tütün eksperi yetiştirilenler ile müskirat ve çay eksperleri, fen memuru, yüksek tekniker, tekniker teknisyen ve emsali teknik unvanlara sahip olup, en az orta derecede mesleki tahsil görmüş bulunanlar, Teknik Hizmetler sınıfını teşkil eder.(1)(2)


 III - SAĞLIK HİZMETLERİ VE YARDIMCI SAĞLIK HİZMETLERİ SINIFI: 

 Bu sınıf, sağlık hizmetlerinde (Hayvan sağlığı dahil) mesleki eğitim görerek yetişmiş olan tabip, diş tabibi, eczacı, veteriner hekim gibi memurlar ile bu hizmet sahasında çalışan yüksek öğrenim görmüş fizikoterapist, tıp teknoloğu, ebe, hemşire, sağlık memuru, sosyal hizmetler mütehassısı, biyolog, pisikolog, diyetçi, sağlık muhendisi, sağlık fizikçisi, sağlık idarecisi ile ebe ve hemşire, hemşire yardımcısı, (Fizik tedavi, laboratuvar, eczacı, diş anestezi, röntgen teknisyenleri ve yardımcıları, çevre sağlığı ve toplum sağlığı teknisyeni dahil) sağlık savaş memuru, hayvan sağlık memuru ve benzeri sağlık personelini kapsar. 
 (Ek paragraf: 10/7/2003-4924/11 md.) Bu sınıfa dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetler, lüzumu halinde bedeli döner sermaye gelirlerinden ödenmek kaydıyla, Bakanlıkça tespit edilecek esas ve usullere göre hizmet satın alınması yoluyla gördürülebilir. 


 IV - EĞİTİM VE ÖĞRETİM HİZMETLERİ SINIFI: 

 Bu sınıf, 657 Devlet Memurları Kanunu kapsamına giren kurumlarda eğitim ve öğretim vazifesiyle görevlendirilen öğretmenleri  kapsar.(3)(4)


 V - AVUKATLIK HİZMETLERİ SINIFI: 

 Avukatlık hizmetleri sınıfı, Özel kanunlarına göre avukatlık ruhsatına sahip, baroya kayıtlı ve kurumlarını yargı mercilerinde temsil yetkisini haiz olan memurları kapsar. 


 VI - DİN HİZMETLERİ SINIFI: 

 Din hizmetleri sınıfı, özel kanunlarına göre çeşitli derecelerde dini eğitim görmüş olan ve dini görev yapan memurları kapsar. 


 VII - EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI:(5)

 Bu sınıf, özel kanunlarına göre çarşı ve mahalle bekçisi, polis, komiser muavini, komiser, başkomiser emniyet müfettişi, polis müfettişi, emniyet amiri ve emniyet müdürü ve emniyet müdürü sıfatını kazanmış emniyet mensubu memurları kapsar. (6) 


 VIII - YARDIMCI HİZMETLER SINIFI: 

 Yardımcı hizmetler sınıfı, kurumlarda her türlü yazı ve dosya dağıtmak ve toplamak, müracaat sahiplerini karşılamak ve yol göstermek; hizmet yerlerini temizleme, aydınlatma ve ısıtma işlerinde çalışmak veya basit iklim rasatlarını yapmak; ilaçlama yapmak veya yaptırmak veya tedavi kurumlarında hastaların ve hastanelerin temizliği ve basit bakımı ile ilgili hizmetleri yapmak veya kurumlarda koruma ve muhafaza hizmetleri gibi ana hizmetlere yardımcı mahiyetteki görevlerde her kurumun özel bünyesine göre ve yine bu mahiyette olmak üzere ihdasına lüzum gördüğü yardımcı hizmetleri ifa ile görevli bulunanlardan 4 üncü maddenin (D) bendinde tanımlananların dışında kalanları kapsar. (6) 
 (Ek: 28/3/1988 - KHK - 318/1 md.) Bu sınıfa dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetlerden hizmet yerlerinin ve tedavi kurumlarının temizlenmesi,tesisatın bakım ve işletilmesi ve benzeri nitelikteki hizmetlerin üçüncü şahıslara ihale yoluyla gördürülmesi mümkündür. 


IX- MÜLKİ İDARE AMİRLİĞİ HİZMETLERİ SINIFI: 

 Bu sınıf, valiler ve kaymakamlar ile bu sıfatları kazanmış olup İçişleri Bakanlığı merkez ve iller kuruluşunda çalışanları ve maiyet memurlarını kapsar. 


 X- MİLLİ İSTİHBARAT HİZMETLERİ SINIFI: 



 Bu sınıf, Milli İstihbarat Teşkilatı kadrolarında veya bu teşkilat emrinde çalıştırılanlardan özel kanunlarında gösterilen veya Başbakanlıkça tespit edilen görevleri ifa edenleri kapsar. 


657 Devlet Memurları Kanununun 28. Maddesi gereği ;
Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı
Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç)
657 Devlet Memurları Kanunu'nun 27 . Maddesi gereği ;

Devlet memurlarının greve karar vermeleri, grev tertiplemeleri, ilan etmeleri, bu yolda propaganda 
yapmaları yasaktır. Devlet memurları, harhangi bir greve veya grev teşebbüsüne katılamaz, grevi destekleyemez veya teşvik edemezler. 

Kamu hizmetleri, 657 Devlet Memurları Kanunu'na göre memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler tarafından yapılır.

Memur Kimdir ?

    Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre 
yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, 657 Devlet Memurları Kanunun uygulanmasında memur sayılır. 
    Yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da memur sayılmaktadır. 

Sözleşmeli Personel Kimdir ?

Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlemesi için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve uzmanlığına ihtiyaç gösteren duyulan işlerde, Bakanlar Kurulunca belirlenen esas ve kaideler çerçevesinde kurumun teklifi ve Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine Maliye Bakanlığınca uygun görülen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir. 

Geçici Personel Kimdir ?

Bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye Bakanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir. Halk arasında 4-C personel olarak bilinir.

İşçi Kimdir ? 

Memur, Sözleşmeli Personel, Geçici Personel dışında kalan ve ilgili mevzuatı gereğince tahsis edilen sürekli işçi kadrolarında belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan sürekli işçiler ile mevsimlik veya kampanya işlerinde ya da orman yangınıyla mücadele hizmetlerinde ilgili mevzuatına göre geçici iş pozisyonlarında altı aydan az olmak üzere belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan geçici işçilerdir.Bunlar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz. 

Dört istihdam çeşidi  haricinde personel çalıştırılamamktadır.




7 Aralık 2013 Cumartesi

Takıntı Hastalığı Eğitimi Nasıl Etkiler: Yıka yıka nereye kadar...       Takıntı Hastalığının bir diğer adı da Obsesif kompulsif bozukluktur. Peki  Obsesif kompulsif Bozukluk ... Devamı >>>

6 Aralık 2013 Cuma

Ethernet aklımıza hemen bilgisayarların kablolarla birbirine bağlandığı yerel ağ ortamlarını aklımıza getirmektedir. Örn. ethernet kartları, patch cord diye adlandırılan ağ kabloları, duvarlarda bulunan kablo bağlantı sistemleri, ağ cihaz sistemlerinin yerleştirildiği kabin ve kabinetler, patch panel diye adlandırılan merkezi kablo dağıtım ve toplama panelleri sıralayabiliriz.

Tabii ki tüm bu unsurlar standartlara uygun olarak kullanılması profesyonel ağ yapılarında görülmektedir. Bununla beraber ülkemizde küçük işletmelerde, okullarda vb. yerlerde birden fazla bilgisayarın bulunduğu ortamlarda daha az profesyonel olan yama kablo denilen kablolarla kurulan yerel alan ağları görmek mümkündür.
Fakat odalar içerisinde ortada uzanan kablolar, düzensiz yerleştirilen ağ cihazları yerel alan ağının sağlıksız çalışmasına neden olacaktır. .

RJ – 45 Konnektörü

Çift bükümlü kabloları sonlandırmak için RJ(Registered Jack) serisi konnektörler kullanılır. RJ serisinde onlarca konnektör çeşidi vardır. Bunların içinde en yaygın olanları RJ–45 konnektörleridir.

 

Bu konnektörler kabloya takılırken bazı aletler gerekmektedir. Bu aletler kabloyu soymak, bükümlü çiftleri ayırmak, kabloyu kesmek ve kabloyu konnektöre takmak için gerekli olan aletlerdir.

Kablo Temizleme, Soyma, Koruma ve Kesme Aletleri

Çift bükümlü kabloları konnektörlere takmadan önce soymak, çiftleri ayırmak ve uçlarını kesmek gereklidir.

Bu işlemleri yapabilecek aletler aşağıdaki resimlerde verilmiştir.

Kablo temizleme, bükümlü çiftleri ayırma aleti.

Kablo Sıkma Pensesi

Bu penseler kablonun RJ–45 ya da RJ–12 konnektörlerine takılıp sıkılması amacıyla kullanılır. Çoğu kablo sıkma pensesi birden fazla işlevi üzerinde barındırır. Kablo soyma, kablo çiftlerini ayırma, kablo kesme gibi işlevleri de üzerinde barındıran penseler mevcuttur.

Aşağıda bu penselerden 2 tanesini görüyorsunuz.



Yan Keskiler

Patch cord ismi verilen duvar prizinden PC’ye ya da patch panelden Switch, Router gibi cihazlara bağlantı kablolarına ait konnektörlerinin korunması amacıyla yalıtkan kapaklar kullanılır.

Yalıtkan Konnektör Kapakları
Kablo Test Cihazı

Kablolar hazırlandıktan sonra çalıştığını test etmek için değişik markaların ürettiği test cihazları kullanılabilir.
Kabloların uçlarına takılan iki parça halindeki bu test cihazları test işlemini oldukça kolaylaştırmaktadır.

 
 


 

30 Kasım 2013 Cumartesi

Peygamberlere iman, insanlara doğru yolu göstermek için, Allah tarafından seçkin kimselerin gönderildiğine, bu kimselerin Allah'tan getirdiği bütün bilgilerin gerçek ve doğru olduğuna inanmak demektir. Yüce Allah her Müslüman'a aralarında herhangi bir ayrım yapmadan bütün peygamberlere inanmayı emretmiştir. "Peygamber kendisine Rabbi tarafından indirilene iman etti, müminler de. Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayrım yapmayız..." dediler. (Bakara Suresi, 285. ayet) Bu sebeple peygamberlerin bir kısmına inanıp, diğerlerini tasdik etmemek küfür sayılmıştır: "Allah'ı ve peygamberlerini inkar edenler ve Allah ile peygamberlerini ayırmak isteyip bir kısmına iman ederiz ama bir kısmına inanmayız diyenler ve bunlar arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu ? İşte gerçekten kafirler bunlardır..." (Nisa Suresi, 150-151. ayetler) ayeti bu durumu ifade eder...  Din Bilgileri

29 Kasım 2013 Cuma

Beyaz zemin üzerine iç içe geçmiş beş ayrı renkteki beş halkadan oluşmaktadır. Bayrağın üzerinde bulunan beş halka, dünyanın beş kıtasını temsil etmesi amacıyla oluşturulmuştur. İnsanları dostluk ve sevgi bağları ile birbirine bağlamayı simgeleyen bayrağın üç halkası üstte, iki halkası alttadır. Üstteki üç halka soldan sağa doğru mavi, siyah ve kırmızıdır. Alttaki halkalar ise soldan sağa sarı ve yeşildir.




1896 Atina, 1900 Paris, 1904 St.Louis, 1908 Londra, 1912 Stokholm, 1916 I. Dünya Savaşı, 1920 Anvers, 1924 Paris, 1928 Amsterdam, 1932 Los Angeles, 1936 Berlin, 1940 / 1944 II. Dünya Savaşı, 1948 Londra, 1952 Helsinki, 1956 Melbourne, 1960 Roma, 1964 Tokyo, 1968 Mexico City, 1972 Münih, 1976 Montreal, 1980 Moskova, 1984 Los Angeles, 1988 Seul, 1992 Barcelona, 1996 Atlanta, 2000 Sidney, 2004 Atina, 2008 Pekin, 2012 Londra, 2016  Rio de Janeiro, 2020 Tokyo
1894 yılında Paris’te kurulan Uluslararası Olimpiyat Komitesinde Pierre de Coubertin, tıpkı Antik Yunan'da olduğu gibi ulusları spor aracılığıyla bir araya getirecek, barış ve kardeşliği sağlayacak olan olimpiyat oyunlarının tekrar başlaması fikrini ortaya attı. Olimpiyatların tekrar başlaması fikri kabul gördü. Yapılan hazırlıkların ardından modern olimpiyatlar, olimpiyat oyunlarının ilk doğduğu yer olan Yunanistan’da 1896 yılında tekrar başladı. Olimpiyat oyunları, antik olimpiyatlarda olduğu gibi her dört yılda bir yapılmaktadır. Antik olimpiyatlar sadece Yunanistan’da yapılırken modern olimpiyatlar Uluslararası Olimpiyat Komitesine başvuran ve Olimpiyat Oyunlarını Düzenleme Komitesince kabul edilen şehirlerde yapılmaktadır. 
Tarihi yaklaşık olarak 3000 yıl öncesine dayandığı tahmin edilen antik olimpiyatların kayıtları, ilk olarak MÖ 776 yılında tutulmaya başlandı. Eski Yunan'da, oyunlar her dört yılda bir tanrı Zeus onuruna düzenleniyordu. Olimpiyat adı da oyunların kalbi olan Olimpiya'dan ve bu dört yıllık zaman aralıklarında gelmektedir. Antik Yunan’da düzenlenen olimpiyat oyunları MS 476’da Roma İmparatoru Theodosius tarafında yasaklanıncaya kadar 12 yüzyıl boyunca oyunlar devam etti.
 Antik çağlarda devletler bir şehirden meydana gelmekteydi. Şehir devlet denilen bu devletler için olimpiyatlar büyük önem taşımaktaydı. Oyunlar süresince sporcuların ve seyircilerin oyunları seyretmeleri için büyük bir ateşkes ilan edilirdi. Böylece sporcular, farklı yörelerden oyunların düzenlendiği Olimpiya bölgesine rahatlıkla gelebiliyorlardı.

28 Kasım 2013 Perşembe

Hasan Ali YÜCEL 16 Aralık 1897 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiştir. Babası ünlü Posta ve Telgraf Nazırı Hasan Ali Efendi’nin oğlu Maliye Nezareti memurlarından Ali Rıza Bey, annesi Ertuğrul gemisi süvarisi deniz yarbayı Tekiroğlu Ali Bey’in kızı Neyyire Hanım’dır (Unat, 1961, 291).

Hasan Ali Yücel, Mevlevi kültürünün, dini kuralların ve geleneklerin etkin olduğu bir sosyal çevrede yetişmiştir.

Hasan Ali Yücel daha dört yaşındayken 1901 yılında Laleli Semti’ndeki Yolgeçen Mektebi’ne başlar. Mahalle Mektebi’ndeki dersler, öğrencilerin anlamını bilmedikleri Arapça metinleri ezbere dayanır. Hasan Ali Yücel bu izlenimleri üzerine şunları yazar;

“Bir taraftan öğretme usulünün iptidailiği, diğer taraftan ne yaptığımızı ne okuduğumuzu hiçbir suretle bilmeyişimiz, küçük yaşta zekamızı ezmek, şuurumuzu karartmak için kafi sebeplerdi” (Çıkar, 1998, 22).
 Okulunun zeki ve çalışkan bir üyesi olan Yücel’in öğrenim hayatındaki bilgi kaynakları olarak, okul ders takrirleri ve kitaplarının yanında bu iki büyük ve değerli aile dostunun yakın ilgisi de sayılabilir. Bu iki şahsiyetin Hasan Ali Yücel’in fikir yapısında ve Şark kültür değerleriyle temasında büyük rolleri vardır (Unat, 1961, 192).

Yazlık köşke taşındıktan sonra, önce Topkapı Semti’ndeki Taş Mektep’e gider. Daha ilk başta Hasan Ali Yücel sesinin güzelliği ve Kur’an okumasındaki mükemmellik ile öğretmeninin dikkatini çeker. Öğretmeni, Ali Rıza Bey’e bu yetenekli çocuğu hafız yapmasını önerir. Yücel bu okulu hiç sevmez, ders yöntemlerinin çeşitli olduğunu ancak bununla beraber çok katı olduğunu düşünmektedir (Çıkar, 1998, 24).

Hasan Ali Yücel dokuz yaşında iken, 1906 yılında Mekteb-i Osmani’ye gönderilir. Bu okul, Yusufpaşa Semti’nde bulunmaktadır ve oturdukları eve yakındır. Bu okul paralıdır ve ona yenilikler öğrenme imkanı vermiştir. Okula yazılma sırasında yapılan sınavda başarılı olan Yücel, iptidaiyenin ikinci sınıfına alınır. Bu okul çok hoşuna gider (Çıkar, 1998, 25).

Bu okulda sınıflar tahta, haritalar ve sıralarla donatılmıştır. Ayrıca her ders ayrı bir hoca tarafından okutulmaktadır. Hasan Ali Yücel müzik dersinden başka, Coğrafya ve Fransızca derslerine ilgi duymakta ve sevmektedir. Yücel mektebi sevdiğini ve mektebe başladığı gün verilen kitapları daha çok sevdiğini dile getirir. Çoğu ciltli olan bu kitapların içinde yazılar yanında resimler de bulunmakta ve mahalle mektebindeki sarı yapraklı, taş basması kitaplara benzememektedirler (Yücel, 1998a, 107). Yücel 5 yılını bu okulda geçirmiş ve Rüşdiye şahadetnamesini buradan alarak Vefa İdadisi’ne gitmiştir (Yücel, 1998a, 108). 

Yücel'in çocukluğu İstanbul'da geçtiğinde bir çok sosyal olaylara şahit olmuştur. Hasan Ali Yücel, Mekteb-i Osmani’yi başarıyla bitirmiştir ve idadiler hakkında bilgi edinmeye başlar. Babası Yücel’in öğrenim durumuyla pek fazla ilgilenmemekte ve askeri yatılı okula göndermek istemektedir. Annesi ise, bu durumu reddeder ve Yücel oturdukları semt yakınlarındaki Vefa İdadisi’ne yazdırılır. Bu okula belli sayıda öğrenci alınmıştır ve belli bir ücret alınmanın yanı sıra aynı zamanda giriş sınavı da vardır (Çıkar, 1998, 29).

Vefa İdadisi’nde okurken Balkan bozgununun bütün sıkıntılarına tanık olmuştur. Bozgunu izleyen günlerde İstanbul’a yığılan, yerinden yurdundan edilen aç, sefil insanların dramını paylaşır. Yücel, bu bozgunun, felaketin arkasında yatan gerçeğin, çağdaş anlamda bir eğitim düzeninin kurulmamış olması ve halkın aydınlatılamaması olduğunu düşünmektedir. Đşte bu yüzden ilerde eline fırsat geçtiğinde halkı eğitip
aydınlatmak, çağdaş bir düzeye ulaştırmak için elinden geleni yapacaktır (Arıkan, 1997, 196).

1915 yılı, lise son sınıfta iken Birinci Dünya Savaşı patlak verir ve askere çağırılır. Böylece öğrenimine ara vermek zorunda kalmıştır. Hasan Ali Yücel, Pendik’te yedek subay olarak 18 yaşında askerlik görevine başlamıştır. 1916 yılında önce asteğmenliğe, dört ay sonra da teğmenliğe yükselmiştir. Üç buçuk yıl sonra 2 Aralık 1918’de ordudan terhis olmuştur (Çıkar, 1998, 30-31).

Harp yılları içinde “Nihai Zafer” teranesiyle avunmuş ve Mütareke gerçekleri ile yüz yüze gelmiş, ordudan ilişiği kesilmiş birçok genç gibi Hasan Ali Yücel de bir iş ve meslek sahibi olma ihtiyacı ile baş başa kalmıştır. Darülfünun, liselerin son sınıfından askere alınan gençlere kapılarını açtığı için Yücel hemen Hukuk Fakültesine kaydolur (Unat, 1961, 292).

Hukuk Fakültesi’nde iken hocası Celalettin Arif Bey ile tartışır. Okuldan atılmakla karşı karşıya gelir. Bu cezayı almadan önce okuldan ayrılır. Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne kaydolur (Sönmez, 2000, 12). Artık bir Darülmuallimin-i Aliye öğrencisidir.
Bu okul bir yatılı yüksek öğretmen okuludur. Öğrenciler, Đttihat ve Terakki’nin eski toplantı salonunu yatak salonu olarak kullanmaktadır (Çıkar, 1998, 35).

Yücel, gündüzleri derse devam eder, geceleri ise “İfham” gazetesinde muhabir olarak çalışır. Bu sırada İstanbul işgal altındadır. Mustafa Kemal Anadolu’da Ulusal Kurtuluş Hareketi’ni başlatmıştır. İstanbul’da çıkan gazetelerden bir bölümü Ulusal Kurtuluş Hareketi’ni destekler. Bu destek “millicilik” adı altındadır ve İfham gazetesi de bu gazeteler arasındadır (Sönmez, 2000, 12).

Yücel ayrıca devrin mecmuları olan Yeni Mecmua, Dergah, Büyük Mecmua, Düşünce, Milli Mecmua gibi dergilerde şiirlerini ve makalelerini yayımlamaktadır. Askerlik hayatının olgunlaştırdığı Hasan Ali Yücel, bir üniversite öğrencisinden çok devrinin fikir ve kalem sahipleri arasında tanınan ve sivrilen bir şahsiyet olur (Unat, 1961, 292-293).

Yücel ilk şiirlerini ise, bu yıllarda Dergah Dergisi’nde yayınlar. Bu dönemde cephe haberlerinin heyecanla tartışıldığı Đkbal Kıraathanesi’nde Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Hamdi Tanpınar ile olayları değerlendirirler (Boybeyi, 1998, 152).
1919 yılında yapılan Sultanahmet mitinglerine Hasan Ali Yücel de katılmıştır. Türk Ocaklarında, dil ve tarih konularında araştırmalar yapılmakta, konferanslar düzenlenerek, piyesler hazırlanarak Türkçülük düşünceleri yayılmaya çalışılmaktadır. Hasan Ali Yücel de Türk Ocakları ile ilgili olarak, ocağın içinde dışarıya benzemeyen bir fikir havası yaratıldığından bahseder. Türk Ocağı’nda dil ve tarih konularında
konferanslara, araştırmalara katılır (Çıkar, 1998, 39).
Yücel, yükseksek öğrenimi sırasında felsefenin yanı sıra edebiyat, sanat ve musiki konularına dikkat ve ilgisini yoğunlaştırmıştır. Daha öğrencilik yıllarında basın dünyasını tanıma fırsatını yakalamış ve o yılların önde gelen bilim, düşünce ve sanat adamlarının söyleşilerine katılmıştır. Kültürce zengin, çok yönlü ve renkli bir kişilik
geliştirmesinde bu ortam etkili olmuştur (Oğuzkan, 1993, 5).

Okul yıllarında hiçbir zaman kendini yalnızca edebiyata vermediği görülmektedir. O zamanlar onuncu sınıftan ayrılan fen ve edebiyat şubelerinden, edebiyat merakına ve hocaları tarafından da edebiyat yeteneği kabul edilen bir gerçek olmasına rağmen, Yücel Fen Şubesini seçer. Çünkü Yücel, daha o yaşta bir gerçeği kavramıştır: Müspet ilim kültürü olmaksızın hakiki sanat adamı olmanın da imkanı yoktur (Çağlar, 1937, 6).

 Hasan Ali Yücel memleketine, hayalini daha küçük yaşlardan itibaren kurduğu bir meslekte, öğretmenlikte hizmet etmek istiyordu. Fakat o günün okul kadrolarında hemen görev almak imkansızdı. Darülfünun hayatından Yücel’i tanıyan ve kabiliyetlerini takdir eden hocaları, geçici bir süre için onu Edebiyat Fakültesi’nde öğrenci hayatının disiplinini düzenlemekle görevlendirdiler. Yücel bir yıl kadar bu “inzibat memurluğu” ile meşgul olmuştur. Yücel, bu sırada Talimgah karargahından arkadaşı olan Necati Tansel’in, üniversitedeki meşhur Pierre Loti toplantısında tanıştığı kız kardeşi Refika Hanım ile evlenir (Unat, 1961, 293).

19 Aralık 1922’de İzmir Erkek Muallim Mektebi’ne Türkçe ve Edebiyat öğretmeni olarak atanır. Đzmir’e eşi Refika Hanım ile birlikte giderler. Yanıp yıkılmış bir şehirle karşılaşırlar. Üç yıl süren Yunan işgalinden kurtulmuş olan İzmir’de yaşam koşulları çok kötüdür (Uluköse, 2008, 35). Burada çevreyle yakın dostluklar kurar. Yücel, İzmir’de kesintiye uğramış olan milli eğitime yeni bir ruh ve canlılık vermek için uğraşır. Türk Sesi gazetesinin kuruluşunda önemli rol oynar (Arıkan, 1997, 197).

1926 yılında Mantık kitabı yayınlanır. Öğretmenlik yaptığı yıllarda “Felsefe Elifbası-Ruhiyat Alfabesi”, “Suri ve Tatbiki Mantık ve Metadoloji” kitapları ve Hıfzı Tevfik, Hamamizade Đhsan ile birlikte hazırladıkları “Türk Edebiyatı Numuneleri” kitaplarını yayınlar (Uluköse, 2008, 36). Hasan Ali Yücel, yazmış olmak için yazan değil, yazmasının gerekli olduğunu hissettikçe, yazmak için kafasını ve kalbini tam anlamıyla hazır ve dolu buldukça yazan bir yazıcımızdır. Akşam gazetesinde ve birçok mecmuada yazdıklarını bir araya toplayarak meydana getirdiği ve Pazartesi Konuşmaları adını verdiği kitabın girişinde bu durumu ifade etmektedir (Çağlar, 1937, 7).

Ağustos 1926’da, doğumundan kısa bir süre sonra ölen ilk çocuklarından sonra, ikizleri Can ve Canan dünyaya gelir. Yücel’in ailesine ve eşine bağlılığı, özellikle şiirlerine ve ailesinden uzakta kaldığı dönemlerde yazdığı mektuplarına yansır. 1936’da da üçüncü çocukları Gülümser dünyaya gelir (Çıkar, 1998, 50). 
Her ikisi de o zaman İstanbul Maarif Eminliği yapan ve tecrübeli iki idare adamı olan Salih Zeki Buluğ ile Behçet Güçer’in yanında ilk idare stajlarını yaparlar. Eminlikler kaldırılınca müfettiş Yücel, doğrudan doğruya Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu içerisinde yer alır (Unat, 1961, 294). 

Klasik müzik konusundaki bilgilerini, müzik yeteneği ile birleştiren Yücel, zaman zaman yakın çevresine şarkı söyleyerek özellikle çocuklarını bu bakımdan etkilemiştir.
Kızı Canan daha sonraki yıllarda şan eğitimi alır, şiire büyük ilgi duyan Can da ailedeki sanat geleneğini ülkenin önde gelen şairlerinden biri olarak sürdürmüştür (Çıkar, 1998, 54). 

Mustafa Kemal Atatürk ülkeyi denetleme gezisinde,  müfettiş grubu içinde Hasan Ali YÜCEL de vardır. Mustafa Kemal bu gezide beraberinde götüreceği müşavirler arasına katılmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı’ndan da birini ister. 11 Kasım 1930 - 3 Mart 1931 tarihleri arasında üç buçuk ay süren seyahatte Cumhurbaşkanlığı’na refakat edecek ve onu temas edeceği her eğitim konusunda tatmin edecek şekilde cevaplandıracak birini bulmak bakanlığı bir hayli düşündürür. Nihayet bu işle genç bir müfettiş olan Hasan Ali Yücel görevlendirilir (Unat, 1961, 294).



23 Kasım 2013 Cumartesi


    Saçlı deri kısımlarında, diz ve dirseklerde sık görülmekle birlikte, tırnaklarda, el ve ayaklarda da ortaya çıkabilen kırmızı zemin üzerinde pullanmalar şeklinde kendisini belli eden bir deri hastalığıdır. Bulaşıcı değildir. Pullar kazındığı zaman, kumaş üzerine düşen mum lekeleri gibi şekil verirler. Daha fazla kazındığı takdirde noktalar halinde kanamalar görülür.

   Sebebi henüz bilinmemekle birlikte beyaz kan hücrelerinde bir anormallik sonucu oluştuğu  düşünülmektedir. Sedef hastalığı %60 oranında kalıtsaldır. Araştırmalar, deri üst tabakasında, hastalıklı bölgeye rastlayan yerlerde, hücrelerin normalden 5 ila 7 kat hızlı üremekte olduğunu ve pullanmalar şeklinde döküldüğünü göstermektedir. Kronik bir seyir izleyen sedef hastalığını ortadan kaldırıcı, tesirli bir tedavi usulü bulunmamıştır. Ancak, mevcut ilaçlarla kepeklenmeler yavaşlatılabilmekte, kanamaların önüne geçilebilmektedir. Ayrıca Lokal ışık tedavisi de uygulanmaktadır. Amaç hastalıklı deri bölgelerinde olumsuz yan etkileri yok etmektir. Sağlık açısından belli aralıklarla hekime başvurmak hastalığın kontrol altına alınması açısından önemlidir.

Daha çok çocuklarda görüldüğü gibi yetişkinlerde de görülür. Bulaşıcı mantar hastalığıdır. Kafa derisini istila eden mantarlar, kepeklenmeye ve saç kırılmalarına sebep olurlar. Enfeksiyon, küçük bir alanda kaldığı gibi; bütün kafa dersini de kaplayabilir. Mantarın istila ettiği alanda saç dökülmesi ve kabarık, iltihaplı bir deri tabakası görülür.

Saç Mantarı, Kafa Mantarı

Ne Yapmalı ;


  •  Hastalık bulaşıcı olduğundan, hasta kişi iyileşme görülünceye kadar aile  üyelerinden tecrit edilmelidir.
  •   Tedavinin şekli, doktor tarafından, kafa derisi Wood ışığı altında incelendikten sonra tespit edilir.
  •  Tespit edilen ilaç tedavisi en az bir ay müddetle tatbik edilir.
  •  Sağlık açısından belli aralıklarla doktor tarafından kontrol edilmesi sağlanır.
Genellikle sporcularda, toplu halde yaşayan yatılı okul ve kışla gibi yerlerde, ayak temizliğine dikkat etmeyen kimselerde sık görülür. Parmak aralarına yerleşerek kaşıntılara sebep olur. Kaşınan yerlerde deri kızarır ve bazen de kanar. ağrılı iltihaplar oluşabilir.

Ne Yapmalı ;



  • Özellikle ayak temizliğine dikkat edilmeli; her ayak yıkayışta parmak araları iyice kurulanmalıdır.
  • Her gün temiz çorap giymeli; asla naylon çorap kullanılmamalı.
  • Doktora muayene olup mantarın cinsine göre vereceği antimikotik ilaçlar kullanılmalıdır.
  • Hastalık belirtileri geçse bile, en az bir ay tedaviye devam etmeli, hastalığın tekrarlanmaması için sağlık açısından temizliğe son derece önem verilmelidir.

Tırnak Mantarı

Tedavi edilmeyen ayak mantarlarının gelişerek tırnakları da etkisi aldığı gözlenmiştir. El tırnaklarına nadiren geçer. Tırnaklar kalınlaşarak parlaklığını kaybeder. İlerleyen vakalarda tırnaklar yerlerinden ayrılarak çıkabilir.
Tırnak mantarında çok daha dikkatli bir tedavi gereklidir. Doktor uygun gördüğü takdirde, deforme olmuş tırnakları sökerek tedaviyi kolaylaştırabilir. Altı ile on iki ay arasında değişen bir tedavi takvimi uygulanır.

       Mide Ülseri günümüzde sık rastlanan hastalıktır. Onikiparmak bağırsağında (duodenum) görülen ülser, mide ülserinden daha fazladır. İkisinin de sebebi tam bilinmemekle beraber; yaşadığı ortama uyum sağlayamayan hassas kimselerde, aşırı stres, alkol tüketenlerde, ağrı kesici ilaçları fazla kullananlarda ülsere sık rastlandığı bir gerçektir.

Belirtileri ;



  • Ağrı hemen yemeklerden sonra görülür ve hasta aç olduğu zaman kendisini daha iyi hissederse mide ülserinden şüphe edilmelidir.
  • Eğer ağrı yemeklerden belirli bir zaman sonra ve aç iken de hissedilirse ; bu durumda onikiparmak bağırsağı ülseri mevzu bahistir. Aç karnına ağrı geldiği zaman bir şeyler yeyince geçer. Sabah aç kanına iken ağrı duyulmaz.

Ne Yapmalı ;


  • İlaç tedavisinin yanı sıra diyet uygulanır.
  • Alkol ve sigara kesinlikle terkedilmeli; sinir gerginliği yapan hadiselerden uzak durmalıdır. 
  • Sağlık açısından doktor kontrolü çok çok önemlidir.
  • Mide ülseri tedavi edilebilen bir hastalıktır.

Mide Ülseri Teşhisi Konulan Hastaların Uzak Durması Gereken Gıdalar ;

Alkollü içecekler, hazır meyve suları, çay, kahve, kakao, boza, limonata, kola, gazoz, yağda kızartılmış yumurta, kuru baklagiller, hazır çorbalar, et suyuyla yapılan çorbalar, kızartmalar, baharatlar, ketçap, salça, turşu, hardal, soğan, sarımsak, salamura gıdalar, sosis, sucuk, salam, çikolata, kurutulmuş meyveler, margarin, çiğ sebzeler, kabuklu soyulmamış taze ve ham meyveler.

Tabii doktorun vereceği ilaç ve diyetler çok önemlidir. 
 
   Tedavi edilmeyen saman nezlesinden ve akciğer iltihabından sonra sık görülen bir hastalıktır. İnce bronşların daralması şeklinde etki yaptığından hasta soluk verirken zorluk çeker.
     Astım bronşit, bazı psikolojik rahatsızlıklarla birlikte ortaya çıkabilmekte ve gerçek sebebi bulunamadığı takdirde tedavisi oldukça zorlaşmaktadır. Günümüzde şehirleşme ve hava kirliğine bağlı olarak astım bronşit hastalığının sık görülmesinin nedenlerindendir.

Belirtileri ; 


  • Solunum güçlüğü daha çok geceleri nöbetler şeklinde kendisini gösterir.
  • En sık görülen bulgu öksürüktür.
  • Hasta oturduğu veya kurbağa gibi yattığı zaman daha kolay nefes verir.
  • Bronşial Astımda nefes almada değil, nefes vermede güçlük vardır. Bu sebeple akciğerlerde şişme görülür.

Ne Yapmalı ;

  • Nefes vermeyi kolaylaştırmak için solunum borularını genişletici ilaçlar verilirken; aynı zamanda hastalığa neden madde ve olay tespit edilmelidir. Astıma sebep olan etki ortadan kaldırıldığı zaman tedavi kolaylaşmakta ve krizlerin önüne geçilebilmektedir.
  • Varsa İltihabi durumlar önlenmelidir.
  • Hasta sık sık solunum hareketleri yapmalı, bronşların tabii yolla açılmasına yardımcı olmalıdır.
  • Yine de astıma yol açan alerjik madde tespit edilmeli, bünyenin bu maddeye hassasiyeti giderilmelidir.


   Baygın yatan bir hastanın solunumu durmuş ve kalbin çalışmadığını gösteren belirtiler de mevcut ise; telaşa kapılmadan ve fakat seri hareket ederek yapay solunum uygulayınız. Hemen ardından kalp masajı yapınız. Bir yapay solunumdan sonra beş masaj tatbik ediniz.

Nasıl Yapılacak ?

Göğüs kemiğinde masaj yapacağınız bölgeyi doğru olarak bulmak çok önemlidir. Yanlış yere gereğinden  fazla basınç uyguladığınız takdirde kaburga kırıklarına sebebiyet verip durumu daha da ciddileştirebilirsiniz.


  • Bir elinizin ayasını (meme uçları hizasında) iki mem arasına koyunuz. Diğer elinizin ayasını da diğer elinizin üzerine (iki el ayası üst üste gelecek şekilde) koyunuz. Kollarınızı gergin ve dik tutunuz.
  • Göğüz kafesi 3-5 cm. çökecek şekilde bir hamlede aşağı bastırınız ve aynı şekilde geri çekiniz.
  • Kalp kendiliğinden çalışmaya başladığı anda kalp masajı işlemine son verilmelidir. Ancak kalbin çalışma durumu da doktor gelinceye kadar gözetim altında tutulmalıdır.
Dikkat : Basın kesinlikle dikey olarak uygulanmalı ve tek hamlede yapılmalıdır. Sarf edeceğiniz güç, göğüs kafesini 5 cm'den fazla esnetmemelidir. Beş defa aynı şekilde basın uygulayıp işlemi 3 saniyede tamamlayınız.
      Göğüs kemiğini aşağıya doğru esnetmekle kalbin sıkıştırılmasını ve karıncıklarda bulunan kanın akçiğer damarına hücum etmesini sağlamış olacaksınız. Akciğerlere ulaşan kan buradan büyük atardamar yoluyla vücuda yayılacaktır. Basın kaldırılınca kalp tekrar kanla dolacak ve ikinci basınçla akciğerlere yeniden kan pompalanacaktır. Üç saniye içinde 5 defa basınç uyguladıktan sonra yeniden yapay solunum yapınız. Hasta kendisine gelinceye kadar bu işleme devam ediniz. Acil sağlık Müdahale Ekibi yada doktor yetiştiği zaman işi onlara bırakınız. 



Bayılmış birini gördüğümüz zaman ilk yapacağımız şey, kanaması olup olmadığını kontrol etmek; varsa derhal kanamayı durdurmaya çalışmaktır. Bayılmanın bir çok nedeni vardır...

Baydın yatan kimsenin nefesini dinleyiniz. Nefes alması durmuş veya boğuluyormuş gibi horulduyorsa vakit geçirmeden suni (yapay solunum) uygulayınız...



Yapay Solunuma Hazırlık


  • Hastayı sırtüstü yatırınız.
  • Kravatını, yakasını ve bel kayışını (kemeri) gevşetiniz.
  • Başını geriye doğru bastırın.
  • Bir elinizle alnını tutarken diğer elinizle alt çenesini aşağıya bastırarak ağzını açınız.
  • Baş ve orta parmağınızla solunum yolunu tıkayan cismi arayınız. Eğer dili geriye dönerek nefes yolunu kapatmış ise öne doğru çekerek nefes almasını sağlayınız.
  • Dilin tekrar boğaz gerisine kaçmasına engel olmak için hastanın başını yana çeviriniz. Eğer yara ve kırığı yoksa bütün vücudu ile yana çeviriniz.
Hastanın nefes yollarını tıkayan bir cisim olmaksızın solunumu durmuş ise suni solunum yapınız.

Suni (Yapay) Solunum Nasıl Yapılır ?


  • Sır üstü yatan hastanın yanına diz çökünüz.
  • Yakasını ve kravatını gevşetiniz.
  • Bir elinizi alnına, diğer elinizi alt çenesine bastırarak ağzını açınız.
  • Alt çenesini ayırmak için kullandığınız elinizle hastanın ensesini yakalayınız ve başını arkaya sarkıtınız.
  • Alnına bastırdığınız elinizin baş ve işaret parmakları ile burnunu sıkarak deliklerini kapatınız.
  • Başını arkada tutarken derin nefes alınız ve ağzınızı kazazedenin ağzına yapıştırınız.
  • Ciğerlerini havayla dolduracak şekilde olanca kuvvetinizle üfleyiniz. Üflediğiniz hava ile göğüz kafesi şişince ağzınızı çekiniz.
  • Üflediğiniz havanın nefes yoluyla geri çıktığını ve göğüs kafesinde işliği gözleyiniz.
  • Ağzınızı tekrar kazazedenin ağzına yapıştırınız ve güçlü bir şekilde üfleyiniz. ağzınızı ayırıp üflediğiniz havanın çıkmasını bekleyiniz.
  • Doktor gelinceye kadar dakikada 15-20 defa aynı şekilde üfleme işlemini tekrarlayınız.

      Sağlık açsından ; bir kaza sırasında, ciddi rahatsızlık ve şiddetli ağrılarda doktor yetişinceye kadar, vücutta hastalık ve kazaların meydana getirdiği zararları en aza indirmek ve gecikme sonucu oluşması muhtemel tehlikeleri gidermek içim yapabileceğiniz ilk müdahaleler gerçekten çok önemlidir.

Şimdi İlk yardım sırasında kullanmak üzere ecza dolabımızda bulunması gereken ilaç ve malzemeyi sıralayalım...

  • Amonyak (100 cc. lik bir şişede)
  • Hind Yağı (mushil olarak, 200 cc. lik bir şişede)
  • Kabonat veya karbonatlı su (antiseptik madde, 200 cc. lik şişede)
  • Tentürdiyot ( dezenfektan olarak %2 lik eriği, 100 cc. lik bir şişede)
  • El Feneri (göze, kulağa ve nefes yoluna kaçmış isimleri görebilmek için)
  • Çeşitli yara ve yanık merhemleri
  • Damlalık,
  • Vucut ateşini ölçmek için derece,
  • Aspirin 1 Kutu
  • Diş ağrısını dindirici ilaç
  • Ateş düşürücü şurup veya fitiller
  • Makas (gaz bezi ve sargı bezini kesmek için)
  • Bir kutu çengelli iğne
  • Değişik ebatlarda hazır gaz ve sargı bezleri
  • Değişik ebatlarda flasterler (yara bantları)
  • Güneş Kremi (Mümkünse)
  • Oksijenli Su
  • Cımbız
  • Küçük bir ayna
  • Pamuk
  • Elastik Bandaj
      Şişeler içinde sakladığımız sıvı ilaçları ve dezenfektan maddeleri mutlaka şişe üzerine şişe üzerine yapıştırdığınız etiketlerle belli ediniz.
Subscribe to RSS Feed Follow me on Twitter!